Yeşil Dönüşüm Sel Baskınlarını Da Önler…

Türkiye, şiddetli ve ani yağışlardan kaynaklanan sel baskınlarını tartışırken büyük kentlerde sorunun çözümü için alt yapıyı iyileştirmenin tek başına yeterli olamayacağı belirtiliyor. Altensis kurucu ortağı Emre Ilıcalı, binalarda etkin bir sürdürülebilir yağmur suyu yönetimi yapılmasının şebekenin yükünü en az yüzde 20 azaltacağını, bunun yolunun da kentsel dönüşümde yeşil bina kriterlerini uygulamak olduğunu söyledi.

İndergi, Ağustos 2017

Özellikle İstanbul’da sık görülmeye başlanan şiddetli yağışlar sonucunda oluşan sel baskınları, yoğun kentleşmenin beraberinde getirdiği altyapı sorunlarını da su yüzüne çıkardı. Altensis Kurucu Ortağı Emre llıcalı, Türkiye’nin de gündemine oluşturan sorunun çözümü için altyapıyı iyileştirmenin tek başına yeterli olamayacağını söyledi. Taşkın sorunlarının çarpık ve yoğun kentleşme sebebiyle ortaya çıkan altyapı sorunları olduğunu ifade eden Ilıcalı, sorunlu bölgelerde şebekenin yağmur yükünü azaltmak üzere, etkin bir sürdürülebilir yağmur suyu yönetimi yapılması gerektiğini vurguladı. Emre Ilıcalı, kentsel dönüşümde yenilenecek binalarda yeşil kriterler kapsamındaki yağmur suyu yönetim ilkelerine dikkat edilmesinin, sel baskınlarına çözüm getirebileceğini belirtti.

‘Suyu yeniden kazanıyoruz’ 
Günümüzde yoğunlaşan nüfus ve kentleşme sonucu yapılaşmayla beraber artan sert zemin oranlarının, bölgenin hidrolojik özelliklerini de etkilediğini kaydeden Emre Ilıcalı, küresel ısınmanın sonucu oluşan ani ve şiddetli yağışlarda debilerin yüksek olması sebebiyle mevcut altyapıların bunu kaldıramadığını ve bu durumun su baskınlarına yol açtığını anlattı. Özellikle yazın şiddetli yağan yağmurların çok ciddi sorunlara yol açtığını dile getiren Ilıcalı şunları söyledi:. “Biz yeşil bina ve kentleri tasarlarken, özellikle şebekeye iletilecek yağmur suyu miktarını azaltacak ve kalitesini arttıracak önlemleri entegre ediyoruz. Sert zeminlerden yağmur sularının toplanarak geri kazanılması, rezervuarlarda, araç yıkamada, sulamada tekrar kullanılması, sert zemin miktarlarının azaltılarak yeşil alanların ve geçirgen yüzeylerin arttırılması, yağmur sularının bitkisel alanlara kontrollü bir şekilde yönlendirildiği bioswale gibi uygulamalar sonucunda yeni yapılaşmanın şebekeye verdiği yükü en aza indirmeye çalışıyoruz. Böylece çok değerli bir kaynak olan suyu yeniden kazanıyoruz. Yağmur suyunun toplanarak geri kazanılması şebekeye gelen yüklerin azaltılması adına çok önem verdiğimiz bir uygulama. Bu konuda önyargıya kapılıp, düz mantık yürüterek ‘yaz^ yağmur yağmaz, o yüzden yağmur suyunu toplamak gereksiz’ diye itiraz edenler, özellikle İstanbul’un yağış verilerine bakarlarsa, yaz döneminde ciddi yağış aldığını görebilirler. Zaten bu sene ve geçen sene yaşadığımız durumlar artık bu tartışmaları son erdirir diye düşünüyorum. Biz özellikle İstanbul için yağmur suyunun tüm yeni yapılacak binalarda sert zemin alanları esas alınarak toplanılması ve geri kazanılmasının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İlgili İmar plan notlarına veya yenilenen Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’ne bu madde eklenebilir. Böylece bu iş gönüllülük esasına bırakılmamış olur.”

Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.

Genel için tıklayın