Eko Yapı Dergisi, 1 Mart 2015

ABD Çevre Koruma Vakfı verilerine göre sağlık yapıları, gıda sektöründen sonra ikinci en yüksek enerji yoğun ticari bina tipidir, normal ticari binalara oranla iki kat daha fazla enerji tüketirken, bina kaynaklı karbon salımlarının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturmaktadır. Ayrıca 7 gün 24 saat faaliyet halinde olan bu binalar insan dolaşımının yoğun olması, insan sağlığı, konforu gibi konuların aşırı hassas olması gibi özellikleriyle yeşil bina konseptine ait ögelerin tamamıyla ciddi anlamda ilişkili değerlendirilmelidir.

Hastanelerin çevresel etkileri konusunda başta ABD olmak üzere Batı Avrupa ülkelerinde ciddi adımlar atılmış, yeni yasa ve yönetmelikler yürürlüğe girmiştir. Bunlara ek olarak LEED, BREEAM gibi yeşil bina değerlendirme sistemleri sağlık yapılarına özel versiyonlarını geliştirmiş ve uygulamaya koymuşlardır. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı 2013 yılının ilk çeyreğinde 200 yatak ve üzeri yeni hastanelerde LEED Sertifikası alınmasını zorunlu hale getirdi. Bu aslında kamu alanında bu konuda atılan en somut adımlardan birisidir. İlk kez bir kamu kurumu istenilen hedefi net bir biçimde ortaya koymuştur. Burada LEED sertifikasının seçilme sebebi şu anda yalnızca LEED sisteminde sağlık yapılarına özel bir uluslararası sistemin olmasıdır.

Hedef, yapılacak hastane binalarının, etkinliği tartışılan birkaç basit uygulama ile yeşil bir bina olduğunu iddia etmesinden ziyade, tam anlamıyla uluslararası denetlenen bir sistemin bütün ögelerini uygulayarak yeşil bina ve yeşil hastane olmanın tüm gerekliliklerini ortaya koymalarıdır.

Altensis'ten Haberler için tıklayın