Dünyada ve Türkiye’de sayıları giderek artan yeşil bina sertifikalı yapılar, sadece çevreye duyarlılıklarıyla değil yüksek değerleriyle de ön plana çıkıyor. Yeşil binalara değer biçmenin yolu ise tasarruf oranlarını hesaplamaktan geçiyor.
Son yıllarda inşaat sektöründeki en önemli trendlerden biri haline gelen yeşil binaların sayısı her yıl artmaya devam ediyor. Özellikle ofis ve konut projelerinde ön plana çıkan bu konsept, ilk dönemlerde daha çok farklılaşan bir pazarlama stratejisi olarak algılandı. Zaman içindeyse üst gelir grubuna hitap eden projelerin vazgeçilmez özelliği oldu. Günümüzde dünya ölçeğinde en önemli sorun haline gelen küresel ısınma, çevreci kaygıları çağımızın en önemli hassasiyetlerinden biri haline getirdi. Hal böyle olunca sadece inşaat şirketleri için değil, hemen her sektörde faaliyet gösteren şirketler için çevre dostu olmak önemli kimlik unsurlarından birine dönüştü. Yeşil binalar da başlangıçta çevreye saygılı şirket imajının önemli bir parçası olarak ortaya çıktı. Başta enerji olmak üzere sağladığı tasarruf imkânları, yapım aşamasında doğaya zarar vermeyen tekniklerin kullanılması, sağladığı geri dönüşüm olanakları gibi birçok avantaj, yeşil binaları ön plana çıkardı. İlk yatırım maliyetlerini yükseltmesine rağmen yeşil bina sertifikalarına sahip binaların giderek yaygınlaşması, konunun inşaat şirketleri için “imaj”ın ötesine geçtiğini göstermesi açısından önemli. Dolayısıyla yeşil bina konseptini sadece çağa uygun bir pazarlama tekniği olarak algılamak hata olur. Yeşil binalar artık doğaya en az zararı verecek şekilde tasarlanıp sürdürülebilir bir dünya oluşturmanın en önemli yapıları.
Altensis Kurucu Ortağı Emre llıcalı da bu noktaya vurgu yapıyor. Ilıcalı, yeşil bina sistemlerinin standartlarının uygulanmasıyla sürdürülebilir yaşam alanlarının oluşturulmasının mümkün olacağını söylüyor. Yeşil binalar, aynı zamanda yatırımcılarına da yüksek verimlilik ve değer sağlayan önemli yatırım araçları haline geldi. Bu noktada devreye aynı fiziksel özelliklere sahip olan yeşil bir bina ile yeşil olmayan bir bina (kahverengi bina) arasındaki değer farkının nasıl ölçüleceği sorusu devreye giriyor. Bütün dünyada milyarlarca dolarlık bir ekonomi yaratan gayrimenkul değerleme şirketleri için yeşil bina değerlemesi yeni bir alan olarak ortaya çıkıyor. Öncelikle yeşil binaları tanımlamak gerekiyor. Başta LEED olmak üzere sertifika almak için gerekli süreçlerden geçen ve kriterleri karşılayan binalara yeşil bina deniliyor. Yeşil bina; yeşil alan kullanımı, düşük karbon salımı, etkili bir yağmursuyu yönetimi, düşük seviyedeki dış aydınlatma kirliliği ve düşük çevresel etkilerle çevreye saygılı, verimli enerji ve su kullanımı sağlayan binalardır.
Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.